diyanet bir-sen yatay logo

KUR’AN AHLAKINI YAŞATMAMIZ LAZIM

Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, mübarek Ramazan-ı Şerife sayılı günler kala Kur’an ahlakını yeniden diriltmenin önemine işaret ettiği basın açıklamasında şöyle dedi:

“Müslümanlar Kur’an yolundan ayrılarak ümmet bilincini, birliğini ve ahlakını kaybetmişlerdir. Allahü Teâlanın rızasına uygun olması gereken sosyal yaşam ve ilişkileri bozulmuş, ahlak kavramını kişisel menfaatlere göre şekillenmişlerdir. Hâlbuki Müslümanın fiili davranışı, sözü ve düşüncesi Allah’ın rızası dışında olamaz. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyen Hz. Peygamber Efendimizin sosyal yaşamı, ilişkileri, davranışları örnek alınması gerekirken, Ona benzemek, Onun gibi doğru olabilmek, Onun ahlakıyla yaşayabilmek için mücadele edilmesi gerekirken maalesef kişilerin egolarını her şeyin üstünde tuttukları görülmektedir. Allah’ın dinine sarılması gereken Müslümanlar, Peygamber Efendimize benzeyebilmek ve Ona tabi olabilmek için mücadele eden ehl-i sünnet âlimlerini örnek almalıdır. Kur’an ahlakını anlayabilmek için Peygamber Efendimizin ahlakını anlamak yeterlidir. Hal ve hareketlerinde noksansız olarak Allah’a kul olabilmek için mücadele eden Peygamber Efendimiz, Allah’ın en sevgili kullarındandır. Onun ahlakını anlayıp Onun ahlakıyla yaşamak, Allah’ın razı olduğu ahlakla yaşamak anlamına gelir.”

Coronavirus salgını nedeniyle bu sene gösterişli iftar sofralarının kurulamayacağını belirten Türüt, geçmişte kurulan iftar sofralarının ne Kur’an ahlakıyla, ne de Peygamber Efendimizin sosyal yaşantısıyla bir ilgisinin bulunmadığına dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak, zenginlerin ve sosyal statüleri nedeniyle iftar sofralarında yer alanların sergilendiği sofraların İslam ile ilgisi yoktur. Dinimiz gösterişi ve israfı yasaklamıştır. Dinimizin tasvip etmediği iftar sofralarının Kur’an ahlakıyla bir ilgisinin bulunmadığı da aşikârdır. Kur’an ahlakına sahip Müslümanlar Allah’a samimi bir kalple iman eder. Sosyal yaşamını ve ilişkilerini Allah’ın razı olması üzerine kurar. Allah’ın rızasını kazanabilmek için her türlü kötü alışkanlıklardan ve davranışlardan kaçınır. Haksızlık, hukuksuzluk yapmaz. Yalan söylemez, zulüm yapmaz, vicdanlı ve merhametli olur. İyilikte yarışır, güzel davranışlar sergiler. Kur’an ahlakının kişiye kazandırdığı üstün vasıflar nedeniyle yaşantısında, davranışlarında, düşüncelerinde, kararlarında ve konuşmalarında ölçülü olur, sevilir ve sayılır. Kur’an, ahlak sistemini eksiksiz biçimde prensipler ve ameli kurallarla kurmuştur. Bu prensip ve kaidelere uyan insanlar karakterli, kötülüklerden kaçınan, iyilikte yarışan faziletli insan olurlar. Nitekim Cenabı Allah Şura Suresi 36, 37, 38 ve 39. Ayetlerinde şöyle buyuruyor: “ (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir