diyanet bir-sen yatay logo

EY VEKİL! ÜLKEYE ZARAR VEREN DİLİNİZİ DEĞİŞTİRİN

EY VEKİL! ÜLKEYE ZARAR VEREN DİLİNİZİ DEĞİŞTİRİN

Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, bir siyasi parti Grup Başkanvekilinin Meclis’te düzenlediği basın toplantısında milletin iradesiyle seçilmiş olan Cumhurbaşkanı’nı “Saray rejimi, saray düzeni” şeklinde değerlendirmesinin son derece yanlış olduğuna vurgu yaparak, bu dilin milletin iradesine saygısızlık olduğunu, ayrıca açıklamadaki tehditlerin de bürokratları korku, yıldırma ve sindirmeye yönelik açık bir tehdit dili olduğuna dikkat çekerek basın açıklaması yaptı.

Meclis’te basın açıklaması yapan Sayın Vekilin, 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün argümanlarını hatırlatan bir dil kullandığına dikkat çeken Hasan Türüt, milletin tokadıyla uslanmayan bu vekilin partisinin ne yazık ki bugüne kadar halkın verdiği mesajı iyi anlayamadığını belirterek şöyle dedi:

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletin iradesiyle devlete işlerlik kazandırmak, ülkeyi ekonomik olarak kalkındırmak ve milletin refah seviyesini yükseltmek için kurulmuş bir sistemdir. Bu sistemi “saray rejimi, saray düzeni” şeklinde değerlendirmek son derece yanlış, art niyetli ve devleti küçümseyen bir yaklaşımdır. Devletin yönetim şeklini aşağılayan bir ifadeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Ne demek “Saray rejiminin, saray düzeninin sonu geliyor.” Neyi kastediyorsun? Bu dil vesayetçi ve darbe çağrıştıran dili hatırlatıyor. Esasen devletin kuruluş ilkelerinden de bihaber bu vekilin açıklamaları hezeyandan başka bir şey değildir. Hükümetin memur ve bürokratları da bu açıklama da hedef alınmıştır. Son derece kaba bir konuşma, yanlış üstüne yanlışla dolu, o kadar da vahim bir açıklama…

Sayın Vekil hem hükümeti hem de bürokratları şöyle tehdit ediyor: “Saray rejiminin, saray düzeninin sonu geliyor. O son Atatürk’ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaları, bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu getirecek. Herkes şunu bilsin. Bütün devlet memurları, görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları. Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen bürokratlar hiç korkmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir saat gibi işlemeye başlar. O saatin en kıymetli çarkları da siz olursunuz. Eğer ki koltuğunuza liyakatla oturdunuz, devletinize sadakatle çalışıyorsanız.” Buradan açıkça görülüyor ki hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de bürokratlar açıkça tehdit ediliyor. Bu vekilin dili, partisinin benimsediği ayrılıkçı ve vesayetçi dilin son örneğidir. Kullanılan dil, korkutma ve hadsizliğin dilidir. Ey Vekil! Sen bu hadsizliğinle milletin gözünde düştüğün kadar düşmüş durumdasın ama şunu bilmelisin ki, bu millet vatan, bayrak ve din uğruna seve seve şühedaya razıdır. Devletini korumak için hiç düşünmeden canını verir. Devleti ve milleti için canla başla çalışan Sayın Cumhurbaşkanı’nı, hükümetin bürokratlarını tehdit edebilme cesaretini nereden alıyorsun? Sen kimden talimat alarak ortalığı geriyorsun? Sayın Vekilin Meclis’te yaptığı yemine sadık kalmasını bekliyoruz. Dokunulmazlık zırhına sığınarak milletin hassasiyetlerini dikkate almayanların cezalandırılmaları için Cumhuriyet Savcılarını göreve çağırıyorum.

Mensubu bulunduğun partin milletimiz ve ülkemiz için proje üretsin. Devlet erkini aşağılayıp yıpratma ve karalama politikasından vazgeçin. Sırf muhalif olabilmek için yapılan hizmetleri karalayıp kötülemeyin. Ülkeye zarar veriyorsunuz, milleti ayrıştırıyorsunuz. Ülkemiz ve milletimiz için birlik ve beraberlik içinde olun. Aklınızı başınıza alın ve bu dili değiştirin, aksi halde bu milletin tokadı çok ağır olur.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir