Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, Doğu Türkistan’da ve Hindistan’da Müslümanlara yapılan zulmün kutsal aylarda da devam ettiğine işaret ederek, Müslümanlara yapılan zulmün durdurulması çağrısında bulundu.
Doğu Türkistan’da Müslüman Türklere ve Hindistan’da da sadece Müslüman olduğu için insanların ibadethanelerinin kapatıldığını, yakılarak kullanılamaz hale getirildiğini, evlerine baskınlar yapıldığını, sokaklar da dövüldüklerini, suçsuz yere zindanlara atılarak zulme maruz bırakıldıklarına dikkat çeken Türüt, Çin ve Hindistan hükümetlerinin bu tutumlarının, 1938’de Alman hükümetinin Yahudilere karşı ırkçı faşizan saldırılarla gerçekleştirdiği soykırım uygulamalarına benzediğine dikkat çekerek şöyle dedi:
“Hindu milliyetçileri Delhi’de sokaklara çıkıp Müslümanlara saldırıyor. Camilere, Müslümanların evlerine, dükkânlarına saldırıp yakıp yıkıyor, yağmalıyorlar. Sokak ortasında Müslümanları dövüyor, öldürüyorlar, diri diri yakıyorlar. Hindu hükümeti Müslümanları korumuyor, kanunlar Hindulardan yana. Güvenlik güçleri Müslümanları koruyacağına onların dövülmesine ve öldürülmelerine göz yumuyor. Müslümanlara zorla milli marş söylettirilerek kayda alınıyor ve yayınlanıyor. Hindistan’da Müslümanlara yapılan zulüm, Çin’in Doğu Türkistan’da Müslüman Türklere yaptığı zulme benziyor. Bu zulüm bize yabancı değil. Müslümanların yaşadığı coğrafya da yapılan tüm insanlık dışı zulümler aynı. Myanmar’ın Arakan Bölgesinde, Bosna’da, Afganistan’da, Suriye’de, Çeçenistan’da, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Azerbaycan’da, Somali’de, Nijer’de, Bulgaristan’da, Yunanistan’da ve Müslümanların yaşadığı diğer coğrafyalardaki soykırım ve asimilasyon uygulamaları hep aynı. Bu bölgelerde Müslüman halka karşı yapılan ve artan insanlık dışı şiddet nedeniyle evsiz kalan ve yaşadıkları yerleri terk ederek mülteci durumuna düşen binlerce insan komşu ülkelere sığınıyor. Barınma, açlık, susuzluk, soğuk-sıcak hava ve salgın hastalık tehlikesiyle yaşamak zorunda kalıyorlar.
Mübarek Ramazan ayında bile Müslümanlara yapılan zulüm aynen devam ediyor. Bu nedenle içimiz acıyor, onların acılarını hissediyoruz. Allah’ın merhametinin bu kardeşlerimizin üzerine olmasını diliyoruz. Gazabının ise, suçsuz ve masum kardeşlerimize zulüm yapan devletlerin zalim yöneticilerinin üzerine olması için dua ediyoruz. Zulümlerin yaşandığı bu ülkelerde merhamet kalmamış, insanlık onuru hiçe sayılıyor, vicdan kaybolmuş. Buralar da bilim insanları yok ediliyor. Müslüman kadınlara tecavüz ediliyor. Din ve soy kardeşlerimize yapılan zulüm karşısında insanlığımızdan utanıyoruz! Allah, zalimleri mübarek Kahhar ismi şerifiyle kahreylesin. Maalesef İslam coğrafyasında Müslümanların sessizliği de, din kardeşlerimize yapılan zulüm kadar ağır geliyor. Ramazan ayı geldiğinde Müslüman olduğunu hatırlayan İslam ülkelerine sesleniyorum: Gelin bir kez olsun din kardeşlerinize sahip çıkın. Onların yaşadığı zulmü, adaletsizliği, hukuksuzluğu Avrupa Parlamentosunda, Birleşmiş Milletler de ve diğer uluslararası platformlarda gündeme getirin, kamuoyu oluşturun. Bu zulmün durması için harekete geçin. ”