Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen büyük patlamayı sonuçları itibariyle İslam ülkeleri için tehdit olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Hasan Türüt, Lübnan’da meydana gelen büyük patlamanın Beyrut limanı başta olmak üzere, havalimanı, cami, çevre binalar, araçlar, caddeler olmak üzere büyük hasara neden olduğunu ve Beyrut’un yarısının yıkılmasına yol açtığını, çok sayıda insanın ölümüne, enkaz altında yüzlerce insanın kalmasına, pek çok insanında kaybolmasına yol açtığını, adeta Beyrut’u haritadan silmeye yönelik operasyonel bir eylem gibi göründüğüne dikkat çekerek, pek çok insanın evsiz kalması, sağ kalanların bölgeyi terk etmesi sonucu ölü şehir haline gelen Beyrut’un tüm ülkelerle ve özellikle de İslam ülkeleriyle ticari ilişkilerinin olumsuz etkileneceğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Öncelikle Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen büyük patlamada hayatını kaybedenlere Allah’tah rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Yaralılara da Allah’’tan şifa temenni ediyorum. Lübnan ekonomisini çökertecek büyüklükteki bu patlamanın ekonomik sebepleri olmuştur; binlerce insanın evsiz ve işsiz kalması, binlerce evin yıkılması, tahrip olması ve insanların bölgeyi terk etmesiyle iş gücü kaybı ve ekonominin darboğaza girmesidir. Lübnan Hükümetine ve halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Patlama basit bir kaza mı, yoksa İslam ülkelerinin ekonomisini krize sokmak üzere tezgâhlanmış bir terör eylemi midir? ona bakmak lazım. Dünya ülkeleriyle ticari ilişkileri sağlayan Beyrut limanı kullanılamaz hale gelmiş, özellikle İslam ülkelerinin ticari ilişkilerine büyük zarar vermiştir. Nitekim patlamanın hemen ardından Türkiye’de dolar ve altın ani yükselişe geçmiştir. Yani patlamanın ciddi boyuttaki ilk etkisi Türkiye’de görülmeye başlanmıştır. Diğer İslam ülkelerinde de daha büyük etkileri görülecektir. Patlamanın neden ve sonuçları itibariyle Orta Doğu’da siyasi ve ekonomik bazı önemli gelişmelere neden olacağı açıkça görülüyor. Beyrut, Lübnan’ın ithalat ve ihracatının yüzde 70’inin gerçekleştiği bir kenttir. Yani Lübnan’ın adeta kalbidir. Lübnan’ın İslam ülkeleri de dahil olmak üzere tüm Avrupa ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkilerinin bozulması, özellikle emperyalist devletlerin işine yarayacaktır. Bu itibarla Lübnan’daki gelişmelerin dikkatle takip edilmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gelişmesi tabii ki bizi yakından ilgilendirir. Sorumluluk sahibi bir sendika olarak Lübnan’ın acısını paylaşmamız ve yıkımın bir an önce telafisi için Lübnan’a yardım edilmesi noktasında Hükümetimize çağrı da bulunmamız sosyal sorumluluğumuzun bir gereğidir. Bu nedenle öncelikle Lübnan üzerinde oynanan oyunun iyi görülmesi ve buna göre tedbirler alınması gerekir. Zira burada Siyonizmin bir oyunu olduğu görülmektedir. Türkiye bu oyunu görmeli ve yakın takipçisi olmalıdır. Emperyal Siyonizminin İslam ülkelerinden elini çekmesini sağlamak içinde acil olarak İslam Birliği’nin kurulması zorunludur. Türkiye, meydanı Siyonizme bırakmamalıdır. Çünkü Türkiye’nin ekonomisini de etkileyen bir olayla karşı karşıyayız. Buradaki amaç İslam ülkelerinin ekonomilerine yöneliktir.
Diyanet Bir-Sen olarak, İslam coğrafyasının umudu ve hamisi konumunda olan Türkiye’nin bu oyunun parçası olan emperyal devletlere bunun bedelini ödetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye için her saniye önemlidir. Bu nedenle Siyonizmin, İslam ülkelerinin üzerinden elini çekmesi için ileriye dönük ciddi planlar yapılmalıdır. “