Ayasofya’nın müze haline getirildiği 1935 yılından itibaren Müslüman Türk Milletinin gönlünün kırık ve yüreğinin hüzün kaplandığını belirten Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, Fatih Han’ın emaneti olan Ayasofya’nın hüzünlü yüzünün İstanbul ile birlikte gülmesinin zamanının geldiğini söyleyerek basın açıklaması yaptı.
İstanbul’un alınmasının milli gurura, Ayasofya’nın ise manevi bir heyecana neden olduğuna dikkat çeken Türüt, İstanbul ile Ayasofya’nın birbirini tamamlayan bir elmanın iki yarısı gibi olduğunu ve birinin manevi çemberin dışında tutulmasının diğerinin eksik kalmasına neden olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
“İstanbul ile Ayasofya’nın birbirinden ayrı düşünülemeyeceği, bu nedenle de Ayasofya’nın bir an önce camiye çevrilmesi gerektiğini aylardır açıklıyoruz. Bu konudaki açıklamamızı Sayın Cumhurbaşkanımız gördü ve bu konudaki hassasiyetimizi anlayarak İstanbul’da Trabzonlular buluşmasında şunları söyledi: “Seçimlerden sonra Ayasofya’yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya’yı cami ismiyle müsemma hale getiririz.” Hassasiyetimize cevap veren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Ancak herkes tarafından bilinmelidir ki, Ayasofya cami olarak açılana kadar açıklamalarımız devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından bu konuda atılacak her türlü adımı destekleriz ve kendisine minnettar oluruz. Bu açıklamada yüreğimize su serpmiş ve bizi rahatlatmıştır, ancak yeterli değildir. Ayasofya’dan ezan sesinin yükselmesini bekliyoruz. Mütedeyyin din kardeşlerimiz rahat olsunlar, “Ayasofya Cami” nde ilk Cuma namazımızı kılmamıza az bir zaman kaldı.
Ayasofya, Müslümanların ruhuna huzur, milli bir coşku ve heyecan veren, ruhaniyetiyle bize yurt olduğunu müjdeleyen, hatta bize yurt olmasını simgeleyen asrın en büyük Cami-i Kebir’idir. Müslüman Türk Milleti olarak Ayasofya için kıyamdayız. Huşu içinde secdeye vararak büyük aşkımız ile buluşacağımız anın heyecanını duyuyoruz. Gönlümüz Ayasofya’dadır, gönlümüz çağı aydınlatan İstanbul’dadır! Hz. Muhammed Mustafa’nın hadisi ile onurlandırılmış gencecik bir padişahın Cihan Hükümdarı olmasına ve İmparatorluğun kurulmasına giden yolun başlangıcı ve İslam’ın Hristiyan âlemine karşı elde ettiği büyük zaferin simgesi haline gelmiş olan Ayasofya için İslam sancağını elimize almayı bekliyoruz. Nitekim Fatih Sultan Mehmet Han, Ayasofya’nın cami olarak kalmasını istemiştir. Kendi kurduğu Ayasofya Vakfiyesi’ne vakfettiğini de Ayasofya Fermanı’nda belirtmiş, aksini yapanlara da beddua etmiştir.
Fethin 567. yıl dönümünde, Fetih Suresi eşliğinde Ayasofya’da ilk Cuma namazımızı kılarak ecdadımıza yakışanı yapalım. Ayasofya kubbesi ezan sesiyle inlesin, İstanbul hasretine kavuşsun. Müslümanların yüzündeki hüzün yerini sevince bıraksın. Milli şuur yeniden coşkuyla canlansın.”