diyanet bir-sen yatay logo

AYASOFYA, MİLLİ VE MANEVİ DURUŞ BEKLİYOR

Diyanet Bir-Sen Genel Başkan Hasan Türüt, Allah yolunda cihad ederek, şehit vererek alınan İstanbul’un yüzünün kılınan iki rekât namazla aydınlandığını, Cuma namazı ile de ecdatla aramızda koparılması mümkün olmayan bir bağın kurulduğuna dikkat çekerek, 1935’de bu bağın koparıldığını ve o tarihten itibaren de milli ve manevi bağlamda köprünün yıkıldığını belirterek, Ayasofya bugünkü Hükümetten milli ve manevi duruş bekliyor, açıklamasında bulundu.

Coronavirüs salgını nedeniyle İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümünün hak ettiği şekilde kutlanamadığını, ancak bazı kuruluşların fethi online olarak kutladığına dikkat çeken Türüt, sendika olarak Ayasofya’nın ibadete açılmasını istediklerini belirterek şunları söyledi:

“Basın açıklamalarımızda Sayın Cumhurbaşkanına seslenerek, Kabeyi sapık kraldan, Kudüs’ü zalim Yahudi’den kurtarmanın yolunun İstanbul’un fethinin simgesi haline gelen Ayasofya’nın üzerine çöken köhne gölgenin kaldırılmasından geçtiğini belirtmiştik. Ayasofya kırmızıçizgimizdir. İbadete açılana kadar bu konudaki açıklamalarımız devam edecektir.

Sendika olarak Ayasofya’yı önemsiyoruz. Çünkü Ayasofya, inanç bağlamında İslam dini ve İstanbul ile özdeşleşmiştir. Biz, Ayasofya’yı sadece bir ibadethane olarak görmüyoruz, aynı zaman da İstanbul’un fethinin bir simgesi, dünyaya karşı da, özgürlüğümüzün ve kendi kararlarımızı kendimizin verebileceğini göstereceğimiz önemli bir işaret olacaktır. Ayasofya’nın müze olarak kalması demek, “Hristiyanlığın dini merkezi” görüşünü kabul etmemiz anlamına gelir. Bu düşüncede olmak ecdadımızın kemiklerini sızlatır. Bu düşünce fetih ruhuna aykırıdır ve kabul edilemez. Hatırlatmak isterim; balkanlar elimizden çıktığında camilerimiz kiliseye çevrildi. Lokanta yapıldı, ahıra çevrildi. Tavernaya çevrilip içkili âlem yapılarak inancımızla alay edildi. Ecdadımızın türbeleri çiğnendi. Milli ve manevi miraslarımızın yok edilmesiyle Balkanlardaki Müslüman Türklerin geçmişle bağları koparıldı. Şimdi biz bu ülkelere kiliseleri kapatın camilerimizi yeniden ibadete açın diyor muyuz? Bu nokta da Hristiyan ülkeleri de bize “Ayasofya müze olarak kalsın” dayatmasında bulunamaz.”

Geçmiş yıllar da Ayasofya’nın ibadete açılması için kanun teklifi verildiğini de hatırlatan Hasan Türüt, bu konunun dışarıya karşı siyasi malzeme yapılamayacağını ve Türkiye’nin özgür ve bağımsız bir ülke olarak vatandaşlarına karşı sorumluluğunun bulunduğunu, bu nedenle de Ayasofya’nın ibadete açılması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Son zamanlarda yerli ve milli söylemlerde artış var. Silah sanayi başta olmak üzere pek çok alan da yerli ve milli üretime geçiş konusunda ciddi adımlar atılıyor, önemli yatırımlar yapılıyor. Bu kararlar elbette ki Türkiye’nin kendi milli menfaatlerine uygundur. Biz de sendika olarak milli ve yerli atılımda bunu bir başlangıç olarak kabul ediyoruz. Bu çerçeve de Ayasofya’nın ibadete açılması konusu da milli bir atılım bekliyor. Milli ruhumuza ve kültürel dokumuza uygun olarak İslam şiarını yüceltecek ve neslimiz ile ecdat arasında milli bir köprü kurulmasını sağlayacak olan Ayasofya, özgür ve milli davanın bağımsız bir kararı olarak milli bir duruş beklemektedir. Nasıl ki Bosna Köprüsü restore edilerek ecdat ile milli ve tarihi bağların yeniden inşası sağlanmışsa, tarihimizle bağlarımızı adeta koparan 1935 “müze” kararının iptal edilerek hürriyetimiz, bağımsızlığımız, İstanbul üzerindeki hâkimiyetimiz ve Müslümanların Ayasofya üzerindeki hakkı adına Ayasofya’nın bağımsızlığına kavuşturulmasını, yani ibadete açılmasını istiyoruz.”

Bu yazıyı paylaşın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir