Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, Ayasofya ibadete açılana kadar mücadeleye devam edeceklerini belirterek, Ayasofya’nın kırmızı çizgileri olduğunu söyledi.
Ayasofya’nın 19. Yüzyıla kadar padişahlar tarafından cami olarak kullanıldığını, çeşitli bölüm, avlu, bahçe vs. yerlerine yapılan Türk mimari eklentileriyle Türk sanat abidesi haline getirildiğini belirten Türüt, caminin müze haline getirilmesi için herhangi bir kanun çıkarılmadığını, hatta hem cami hem de müze olarak kullanılması için karar alındığını, ancak tek parti hükümeti döneminde oldu bittiye getirilerek müzeye dönüştürüldüğünü söyledi. Ayasofya ile ilgili fikrin nasıl ortaya atıldığı ve geliştiğine dair kayıtların da Ayasofya Müzesi idaresinde bulunan “Ayasofya Hatıra Defteri”nde kayıtlı olduğunu belirterek, bu kayıtlarda caminin müzeye dönüştürülmesine dair bir kayıt bulunmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ayasofya Hatıra Defteri incelensin. Cami olarak kullanılmakta iken Hıristiyan dünyasını sevindirmek için nasıl bir oldu bittiyle müzeye çevrildiği daha iyi anlaşılacaktır. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesiyle ilgili bir kanun bulunmadığına göre yeniden camiye çevrilmesinde de bir sakınca yoktur. Bizans eserlerinin Ayasofya’da sergilenmesinde herhangi bir sakınca görmüyoruz. Zira Fatih Sultan Mehmet Han, Bizans eserlerine zarar vermemiş ve korunmasını sağlamıştır. Cumhuriyet kurulduktan sonra da bütün hükümetler döneminde korunması sağlanmıştır. Ayasofya’nın belirli bir yerinde bu eserler ziyaretçilere açık tutulabilir, ancak ibadete kapalı olması İslam âlemini derinden üzmektedir.
Diyanet Bir-Sen olarak Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için aylardır Sayın Cumhurbaşkanı‘na sesleniyoruz. Ayasofya’nın İslam âlemi için önemine binaen kamuoyunu bilgilendiriyor ve Müslümanların sevindirilmesi için Cuma namazını Ayasofya’da kılalım çağrısı yapıyoruz. Bu çağrımızın Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından görülmesi ve duyulması Müslümanlar açısından son derece sevindiricidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, partisinin Merkez Yönetim Kurul (MYK) toplantısında, “Ayasofya’da namaz da kılınır, Fetih Suresi de okunur. Buna ancak ve ancak aziz milletimiz karar verir. Ayasofya cami olarak turistler tarafından ziyaret edilmeye devam edilebilir. Sultanahmet’te olduğu gibi. Buna milletimiz karar vermeli” değerlendirmesini yapması bizim için önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye egemen ve bağımsız bir ülkedir. Hiçbir ülke, Ayasofya’nın müze olarak kalmasında telkinde bulunamayacağı gibi, camiye çevrilmesine de itiraz edemez. Buna hiç kimsenin hakkı da yoktur, haddi de… Ayasofya Türkiye’nin iç meselesidir ve kararını da millet iradesi verir. Türkiye’nin iradesi ve kararı ile sonuçlanacak bir konuda kimse tavsiye de bulunamaz. Ayasofya’da Fetih Suresi’nin okunmasından rahatsız olan ve Türkiye’ye ayar vermeye kalkan Yunanistan ve onun arkasındaki devletleri şiddetle kınıyoruz. Türkiye’nin iç meselesine karışmak, racon kesmeye kalkmak yakın tarihin göz ardı edilmesi demektir. Yunanistan’a tavsiyemiz; haddinizi bilin ve yakın tarihi unutmayın! Milletimizin milli ve manevi değerlerini sahiplenmesi konusunda kimse akıl vermeye yeltenmesin. Milli ve manevi değerlerimiz kırmızı çizgimizdir.
Sayın Cumhurbaşkanımızdan beklentimiz, Ayasofya’nın bir an önce ibadete açılması ve Müslümanları sevindirmesidir. Ayasofya konusu Müslümanların tadını kaçırmıştır. Bu konuda herhangi bir kanun olmamasına rağmen hâlâ ibadete açılmamasını anlayabilmiş değiliz. 86 yıldır Kur’an özlemiyle yanan Ayasofya’yı ibadetlerimizle yüceltelim. Sayın Cumhurbaşkanım, 86 yıldır karanlığa mahkûm edilen Ayasofya’yı aydınlığa kavuşturmanızı istirham ediyoruz. Hükümetin bu konuda atacağı adımları, alacağı kararları destekleyeceğiz.”