Diyanet Bir-Sen Genişletilmiş 3. Başkanlar Kurulu Toplantısı 8-11 Nisan 2019 tarihleri arasında Antalya Manavgat ’da gerçekleşti.
Toplantıya Genel Başkan Hasan Türüt, Genel Başkan Yardımcıları Hamdullah Silindir, Mesut Çakıroğlu, İbrahim Kaya, Ömer Faruk Oruç, Hüseyin Keskin ve Yaşar Küçükoğlu’nun yanı sıra Diyanet Bir-Sen İl ve İlçe Başkanları, Kadın Kolları, Gençlik Kolları, Engelliler Kolu Başkanı ile Bölge Başkanları katıldılar.
Önceliğimiz din görevlilerine hizmettir.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle açılışı yapılan toplantı da bir konuşma yapan Genel Başkan Hasan Türüt, katılımcıları selamlayarak, Diyanet Bir-Sen’in, Diyanet’in misyonuna uygun bir sendikal hareket olduğunu, bu nedenle de büyümesini hızla sürdürdüğünü belirterek şöyle dedi:
”2. Başkanlar Kurulu toplantımız da şunu söylemiştik: Diyanet Bir-Sen’in önceliği yasalara uygun sendikacılık yaparak din görevlilerine hizmet etmektir. Bu düşünceden hareketle genişletilmiş 3. Başkanlar Kurulu toplantısında daha güçlü bir sendika olarak toplanmış bulunuyoruz. Buna inanarak söylüyorum. Zira 19 sendikanın bulunduğu diyanet hizmet kolunda henüz 3 yıllık bir sendikanın 6. sırada yer alması büyük başarıdır. İnşallah 15 Mayıs’taki sayımdan 5. sendika olarak çıkacağız. Her geçen gün büyüyoruz. Sendikamıza olan inanç ve teveccüh her geçen artıyor. İşte önce insan diyerek hizmet etmeye çalışırsanız neticesi de başarı olur. Sendika, hizmet için araçtır. Eğer Hakk’ı gözeterek din görevlilerine hizmet etmeyi düşünüyorsanız şahsi çıkarlarınızı bir tarafa bırakmanız gerekir. Biz bunu yaptık ve başarıyı göğüsledik. Diyanet Bir-Sen’in önceliği itibar, güven, hizmet ve çok çalışmaktır. Kibirden, iftiradan ve yalandan uzak durduk, kendimizi tamamen hizmete adadık. Biz, din görevlilerini kardeş ve insan olarak değerlendiriyoruz ve hiç kimseye ötekileştirişi bir dil kullanmıyoruz. Üye endişesiyle hareket etmiyoruz. Yapamayacağımız ve yapmadığımız işleri yaparız, yaptık demiyoruz. Bizim sendikacılık anlayışımız su gibi berrak olmaktır. Bugün Kadın Kolları, Gençlik Kolları ve Engelliler Kolu Başkanlıkları kurularak daha kapsamlı bir teşkilat olarak toplanmış bulunuyoruz. Sendikamız büyüme trendine girmiş, çıtasını yükseltmiştir.
Yalan söylemek ahlaki bir sorundur
Ekonomi de, siyasette, sendikal alanda olmak üzere her alanda yarış var. Hakk’ı gözeterek yapılan her yarış güzeldir. Değerlerimize güç verir, zenginlik katar. Ancak bu yarış, gerçekleri saklayarak yalan üzerine kurulursa işte o zaman sıkıntılar başlar. Yalanın bizi ilgilendiren boyutu sendikal alanda bize ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor? Elbette hiçbir şey kazandırmıyor. Bir üye fazla kazanabilmek amacıyla söylenen yalanlar insan da ahlak kavramının sorgulanmasına neden olur. Sendikal alanda, insanların sürekli birbirlerini kandırmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. Menfaat ve çıkar çatışmaları Allah hükümlerinin önüne geçiyor. Hâlbuki Müslümanların birinci önceliği Hakk davasına hizmet olmalıdır.
Dik durmaya devam edeceğiz.
Bizler, Diyanet camiasında insanlara dini boyutta hizmet eden, topluma rehberlik yapan, Hz. Peygamberin varisleri olmak şerefine nail olmuş din görevlileriyiz. Bizim, sözlerimiz, davranışlarımız her zaman Allah’ın emirleriyle, Kur’an ve hadis hükümleriyle örtüşmelidir. Aksi halde söylediklerimizin hiçbir hükmü kalmaz, insanlar bize inanmaz, bu anlam da dine de zarar vermiş oluruz. Allah’tan başka hiçbir gücün önünde eğilmedik. Hiç kimseye diyet borcumuz yok. Bu nedenledir ki camiamız da bir itibarımız var. Dik durduk, dik durmaya da devam edeceğiz. Basit hesapların peşinde olmadık. Riyakârlık yapmadık. Bunu yapanlar, camiamız da sendikalaşmayı önledikleri gibi, sendikalara da farklı bir gözle bakılmasına neden olmuşlardır. Sendikacılık hizmet kapısıdır. Yalanla, riya ile, ötekileştirmeyle bu kapı yara almış, bu nedenle de Diyanet’te sendikalaşma yüzde yüz seviyesine ulaşamamıştır. Geçmişte yetkili sendikalardan şikâyetçi olanlar yetkiyi aldıktan sonra geldikleri yeri unutup mevcut konjektörün verdiği rehavete kapılmışlardır. Ne acıdır ki bu rehavet, hem kendilerine, hem sendikalara, hem de hizmet bekleyen camiamıza zarar vermektedir.
Yapıcı anlam da herkes eleştirilebilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı bizim kurumumuz olduğu kadar, İslam âlemi içerisinde büyük bir saygınlığı olan kuruluştur. Bu kurumun daha iyi hizmet verebilmesi, hem ülkemizdeki Müslümanlara, hem de dünya Müslümanlarına hizmet götürmesi, camiamızda çalışanların sorunlarının çözülmesi noktasında yapıcı eleştiriler yapılabilir. Yapılmasında da yarar vardır. Ancak bu güzide kurumun sırf yıpratılmak için haksız ve art niyetle eleştirilmesine asla göz yummayız. Teşkilatımıza her zaman sahip çıktık, gerektiğinde de sahip çıkmaya devam ederiz.
İlmi çalışmalar yapılmalıdır.
İslam dinini Kur’an ve sünnet çerçevesinde anlatmak ve Müslümanları aydınlatabilmek için çalışmalar yapılması, bu çalışmaların Müslümanlara en iyi şekilde aktarılmasını isteriz. Bu çerçeve de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilmi çalışmalara yönelik düzenlemeleri ve çalışmaları aydınlatıcı olur. Başkanlık ve taşra personeli bu anlamda eğitimli olmalıdır.
Din görevlileri yıpratılmamalıdır.
Din görevlileri, dernek başkanlarının ve muhtarların emrindeki memurlar değildir. Herhangi bir vatandaşın asılsız şikâyetleri ile hemen soruşturma açılarak din görevlileri yıpratılmamalıdır. Olayları ve şikâyetleri denetleyenlerin somut bilgi ve belgelere dayanarak değerlendirme yapmalarını isteriz. Haksız yere mağdur edilen, soruşturma ile tayin edilen arkadaşlarımız var. İtirazları değerlendirilmiyor, bir soruşturma da tanık ifadesi alınanlar önceden ayarlanıyor. Bunun örnekleri çok. Bu şekilde yürütülen ve haksız şekilde mağdur edilen arkadaşlarımızın vebali bu soruşturmaları yürütenlerin üzerindedir.
Diyanet Bir-Sen hizmet demektir.
Din görevlileri emek ve zaman harcayan insanlardır. Anlamlı ve zor bir görevi ifa ettikleri için her zaman saygı duyulmuştur. Görevin ağırlığı, aynı zamanda mevcut yönetmeliklerin baskısı altında ezilen din görevlileri haklı olarak kendilerine destek olacak, sıkıntılarını çözebilecek varlık arayışına girerler. Bu varlık sendikalardır. En ücra yerdeki üyesine hizmet götürebilen sendika gerçek anlam da sendikacılık yapıyor demektir. Mağdur edilen din görevlilerinin hakkını savunmak, onların yanında yer almak sendikacılıktır. Ayırt etmeksiniz Başkanlık ve taşra personellerinin huzurlu, mutlu ve refah seviyesi yüksek bir şekilde hizmet verebilmesi için çalışmak, mesleki bilgilerini yükseltmek için mücadele etmek üzere hizmet veren sendika gerçek sendikadır. Diyanet Bir-Sen, camiamızın tüm çalışanlarına aynı gözle bakan, düşüncelerinden dolayı dışlamayan, ayrımcılık yapmayan, ötekileştirmeyen bir sendikadır. Ayrıştırmadan yana değil, yumruk gibi bütünleşmekten yanayız. Bu düşünceler kapsamında hizmet ediyoruz. Sendikal faaliyetlerimizi bu çerçeve de yürütüyoruz. Diyanet Bir-Sen varsa camiamız için ümit de vardır. Büyük bir sorumluluk aldık; kimlik ve kişilik üzerinden sendikacılık yapmadan, hak ve yetkilerimizi bilerek bir nefer gibi çalışıyoruz. Ortak akıl ve sağduyuyu hâkim kılmak ve hizmet etmek bizim şiarımızdır. Diyanet Bir-Sen’i farklı kılan, bir büyüğümüzün de dediği gibi; “Öğüt verecek insana değil, örnek olacak insana ihtiyaç var. Fetva veren çok olur, ama takva ile yaşayan zor bulunur.” sözüdür.
Diyanet Bir-Sen, camiamızın sorunlarını bilen bir sendikadır. Bu sorunlara fikir üretebilme ve çözüm önerileri sunabilme iradesine sahiptir. MBTS sınavları ve ücretleri, Vaizler, Murakıplar, din görevlileri ve pek çok sorunları gündeme taşıyarak, gerektiğinde ilgili makamlara yazarak yetkililerin dikkatlerini çektik.
Diyanet Bir-Sen olarak çalışmalarımızı bu fikir ve düşünceler çerçevesinde yürütüyoruz. Diyanet Bir-Sen hizmet demektir. Bugün genişletilmiş 3. Başkanlar Kurulu toplantısını icra ediyoruz. Allah’a şükürler olsun ki bütün zorlukları göğüsleyerek bugünlere geldik. Daha fazla gayret ve özverili bir çalışma ile daha iyi şartlara inşallah kavuşacağız. Bu vesileyle sizleri Allah’a emanet ediyor, sevgi ve muhabbetle kucaklıyorum.”