Coronavirüs salgınıyla birlikte din görevlileri, hemşire, öğretmen vs şeklindeki karşılaştırmaların yanlış olduğunu ve bu görevlilerin karşı karşıya getirilmek istendiğini belirten Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, belli bir güruhun her fırsatta din görevlilerine saldırılarının olağan hale getirildiğini belirterek yaptığı basın açıklamasında, bunların elindeki medyanın adeta Diyanet camiasını kışkırttığını belirterek şöyle dedi:
“Din ve Diyanet’e saldırıyı olağan hale getiren belli bir güruh var. Bu zevatın elindeki basın ve medya sürekli olarak din görevlilerine karşı kini, öfkeyi ve işe yaramadıklarına dair algıyı kamuoyuna pompalamaya çalışıyor. Hâlbuki din görevlileri can güvenliği olmadan görev alanı kamuya açık olarak hizmet vermektedir. Din görevlilerine kin duyan ve öfke saçan bu güruhun gidemeyeceği yerler de din görevlileri korkusuzca görev yapıyor. Halkımızın huzurlu yaşayabilmeleri için birlik ve beraberliği tesis etmekte bilinçlendiriyor, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş amacına uygun olarak halkı dini konular da aydınlatıyor ve rehberlik yapıyorlar. Art niyetli ve kasıtlı olarak kamuoyunun din görevlilerine karşı güven ve saygınlığını yok etmeye çalışıyorlar.
Coronavirüs salgınının ülkemize de sıçraması ile birlikte sosyalist olduğunu bildiğimiz program yapımcıları başta olmak üzere, muhalefet partilerinin üyeleri de kamuoyunda imamları ve dolayısıyla dinimizi aşağılayan karikatür yayınlayarak, bu karikatürler üzerinden din görevlilerini rencide etmeye çalışıyorlar. Din görevlilerinin günde 2 saat çalışarak yan gelip yattıklarını ve aldıkları ücretleri hak etmediklerini, dolayısıyla bu maaşların fazla ve yüksek olduğuna dair algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak din görevlilerinin şiddete maruz kaldığını, öldürüldüğünü görmezlikten geliyorlar. Din görevlilerinin mesailerinin sabah 05.00’de başladığını ve kesintisiz devam ettiğini anlamak istemiyorlar. Camiler sürekli açıktır, ibadet dışında dini eğitimlerinde din görevlileri tarafından verildiğini, mevlit, çeşitli nedenlerle dua töreni, cenaze vs hizmetlerde bulunduklarını görmek istemiyorlar. 15 Temmuz’da din görevlilerinin minarelerden sala okuyarak vatandaşlarımızın milli heyecanlarını uyandırarak FETÖ denen hain düşmana karşı direnmeye çağırdıklarını unutuyorlar. Nasıl ki o gece din görevlileri, askerler, polisler ve tüm vatandaşlarımız devletimize karşı girişilen hain kalkışmaya karşı koymuşlarsa bugün de aynı ruhla, aynı bilinçle çalışmaktadırlar. Deprem ve sel gibi doğal afetlerde olduğu gibi hastalıklarda da tüm kurumlarımız ayakta, etle tırnak gibi ayrım yapılmaksızın görevlerinin başındadırlar. Bu nedenle din görevlisi, hemşire ayrımı yaparak çalışanlar arasında ikilik oluşturmaya, özverili bir şekilde görev yapan kamu görevlileri arasına fitne atarak birliği bozmaya çalışanları kınıyoruz.
“150 bin din görevlisi bir hemşire etmiyor, 150 bin din görevlisi olacağına bir doktor olsaydı, corona aşısını Tillo Şeyhleri bulur” gibi açıklamaların köşe yazılarında, basın ve sosyal medya da paylaşılarak din görevlilerini aşağılayan ve rencide eden sözlerin kasıtlı yapıldığı da gün gibi ortadadır. Şeyhin görevi ayrıdır, din görevlisinin görevi ayrıdır, hemşirenin, öğretmen ve bilimadamının görevleri ayrı ve birbirinden farklıdır. İnsana hizmet için yapılan her görev kutsaldır. Allah katında din görevlisinin görevi ne kadar kutsalsa hemşirenin görevi de o kadar kutsaldır. Çünkü her iki görevin de insana hizmet etmek gibi kutsal bir amacı bulunmaktadır. Hz. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Doğru yola çağıran kimse için kendisine uyanların sevapları kadar sevap vardır; onların sevabından da bir şey eksilmez. Sapıklığa çağıran kimse için de kendisine uyanların günahları kadar günah vardır. Onların günahından da bir şey eksilmez.”
Devletimizin ve milletimizin sıkıntılı dönemlerinde kamu görevlileri canla başla görevlerini ifa etmekten çekinmezler. Gece gündüz özverili bir şekilde görevlerini en iyi şekilde yapabilmek için çalışırlar. Bugün de olağanüstü bir durumdan geçiyoruz ve yine tüm kamu görevlileri kendi görev alanlarıyla ilgili konularda mesai mefhumu gözetmeden canını ortaya koyarak çalışmaktadırlar. Bu kapsamda tüm kamu görevlilerini kutluyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.
Uygunsuz söz ve açıklamalarıyla kamuoyunda din görevlilerini aşağılayan ve rencide eden bu sapkın fikirli güruhu şiddetle kınıyoruz. Toplumu zehirlemeye çalışan bu sapkınların akıllarını başlarına almalarını tavsiye ediyoruz. Ayrıca bu açıklamaları yapanların cezalandırılmaları için Cumhuriyet Savcılıklarını göreve davet ediyoruz. Konuyla ilgili şikâyet hakkımız saklıdır, gerekeni hukuki yollardan yapacağız. Devletimizin, din görevlilerinin aşağılanmasına ve rencide edilmesine karşı önlem almasını istiyoruz.”